0

Kumbağ Tanıtımı

Tekirdağ iline bağlı Kumbağ’ın eski bir Rum Köyü olduğunu, Rumların burada balıkçılık ve bağcılık yaptıklarını anlatan İlker Bostancı, “Şimdi de durum değişmedi. Ancak; Turizmcilikte büyük bir yol aldı. Trakya’nın tek turistik beldesi biziz.” diye konuştu.

TRT 2’de yayınlanan ‘Keyif Peşinde’ programına konuk olan İlker - Soner Restaurant’ın sahiplerinden İlker Bostancı, turizme başlarken iki odalı evleri olduğunu, bunu kiraya verirken, kendilerinin at arabasında yattığını, turizme böyle başladıklarını söyledi.
TRT 2’de yayınlanan ‘Keyif Peşinde’ programına konuk olan İlker - Soner Restaurant’ın sahiplerinden İlker Bostancı, Kumbağ’ı tanıttı.

TRT ekibinin Kumbağ’ı gezerek ve anket yaparak kendisini bulduğunu söyleyen Bostancı, Kumbağ köyünün eskiden Rum köyü olduğunu ve Rumların balıkçılık ve bağcılıkla geçindiğini, bu geleneğin hâlâ sürdüğünü, bunlara turizmin eklendiğini ifade etti.

Rumların, tepede bulunan bir çanları bulunduğunu, oradan denizin seyredildiğini, balık kıpırtısı olduğunda çanın çalarak köylüleri uyardığını da anlatan Bostancı, şöyle konuştu:
“Tarlada, bağda çalışan köylüler, çan sesini duyar duymaz denizde balık avlamaya giderlermiş. Zaten, şimdi bile balıkçılık, Kumbağ’da, Tekirdağ’dan daha üstün. Bunun benzerini yine Kumbağlı balıkçılar yapmaktadır.”
Osmanlıların Trakya’yı aldığında, mübadeleye kadar Kumbağ’ın Rum köyü olarak kaldığını da kaydeden Bostancı, “Buraya bizler yerleştikten sonra, aynı gelenekleri sürdürdük.” diye konuştu.

 Turizmciliği, şimdiki Kumbağ Öğretmenevi olarak adlandırılan yerin eski sahibi, yani Arzum Otel’in sahibi İhsan Anıl’dan öğrendiğini de dile getiren Bostancı, “Sağolsun, oğlu bir ay çalıştı, işi öğretti ve gitti. Orası satılınca bütün malzemelerini bana verdi. Burası, Trakya’nın Hilton’uydu. İl Özel İdaresi’ne geçişi tarihi bir hata oldu. Bunu şimdi daha iyi anlıyoruz.” şeklinde konuştu.

Turizmle ilgili bir anısını da anlatan İlker Bostancı, şunları söyledi:

“İki göz odamız vardı. Sezonluk kiraya veriyorduk. Kendimiz ise at arabasının içinde yatıyorduk. Ancak; Yer, kiralayanların hoşuna gidince sezonu uzatıyorlardı. Biz de yağmurlar altında kalıyorduk. ‘Çık’ dediğimize çıkmıyorlardı.

Bir gün, kiracılar çıkmayınca, merkebi camın dibine bağladık.Gece yarısı, yemi, merkebe gösterdiğimizde, merkep, bağırıyor, anırıyordu. Bunu her gece, kiracı çıkana kadar tekrarlayıp, rahatsız ediyorduk. Böylece, evimize kavuşmuş oluyorduk.”

TRT ekibine, Türk ve Yunan usulü mezeleri de tanıtan İlker-Soner Restaurant’ın sahiplerinden İlker Bostancı, 6 kişilik ekibe, Yunan usulü şarapta hazırlanmış ahtapot ızgara, kalamar dolma ve ızgara, karides söğüş, tereyağ'da karides ve mevsim balıklarını ikram etti.

Yorum Gönder

 
Yukarı